Subscribe Us

header ads

Tarikatta İkrar ve İman

Esas itibarıyla Buyruklarda anlatılan konular, genellikle dört kapı sistemi içerisinde ikinci kapı olan Tarikata ilişkindir. İkrar ve iman konuları da bu bağlamda islenmiştir. İkrar, kişinin şeyhi önünde tarikata girip bunu açıkça ifade etmesidir. Buyruklarda ikrarın yani bir tarikata girip bir mürşitten el almanın önemi sıklıkla ifade edilir. Tarikat içinde dervişlik, sufilik davasında bulunup “yol oğluyum,” diyen kişiye ilk önce lazım olan bir şeyh bulmak, mürebbi bilmek, el verip etek tutup, ikrar vermektir. Çünkü ikrar imandır.(82)
Aytekin-Hacı Bektaş II’ de mürşide ikrar vermenin önemi su şekilde anlatılmıştır.
  • Mürşide ikrar vermek ve teslim ve rızasında olup gidince durmak manası budur ki her âşık-ı sadıkın mürşidi gelip görüne, emaneti teslim eyleye ki ikrar verdiği gibi ezelde canın dahi teslim eyleye, el ele el Hakk’a gide. Murat budur ki Muhammed Ali ve On iki İmam katarına katılıp ikrar vermek ecel vaktine dahi emaneti mürşidine tapsurmak gerek ol vakit mutlak Muhammed Ali ve On iki İmam ve çarde-i masum pak [On Dört Masum]ve hak erenler ervahına katılıp ve ebedi zayi olmaz. Ve yine âdem sıfatına mutlak olur. Yoksa simdi ikrar verip ve dem-i ahirde ecel vaktinde maazallah mürşidini şaşırıp emaneti teslim eyler olur ise ervah-ı esfele katılır. Zira ‘gelme gelme, dönme dönme, gelenin malı, dönenin canı gider.’ Maazallah hak erenler cümlemizi şaşırmaya.(83)
İkrar tercümanı yani tarikata giriş duası ise su şekilde verilmiştir:
  • Bismi Şah. Hamdülillah kim ben oldum bende-i Âl-i abâ. Can-ı dilden ask ile hem çaker-i Âl-i abâ. Rah-ı zulmetten çıkıp doğru yola bastım kadem. Hab-ı gafletten uyandım can gözüm kıldım küsa. Mezhebim haktır, Caferi’dir, gayriler batıldır. Pirim üstadım Hacı Bektaş Veli kutbu’l-evliya. Sevdiğim On iki İmam, ben güruh-ı nâcidenim. Yetmiş iki fırkadan oldum beri. Dahi cüda Hak deyip bel bağladım ikrar verip erenlere. Rehberim oldu Muhammed, mürşidim Murteza.(84)
Tarikatta iman, aynen şeriatta olduğu gibi tahkik ve taklit olmak üzere iki kısımda değerlendirilmiştir. Tahkik, talibin yola sıdk ile gelmesi, mürebbiden el alması, mürebbinin kim olduğunu bilmesi, hakka talip olması, yoldaşını ve hâldaşını bulması ve beli deyip ikrar verdikten sonra artık geri dönmemesidir. Talip ölene kadar ikrarı üzerinde durursa yani tarikatta kalırsa, âhirette de mürebbisi ve musahibiyle evliya katarında Hak huzuruna varır ve Hak cemalini görür. İşte o zaman imanı tahkik olmuş olur.(85) Ayrıca tahkik, talibin gönlünün pak olmasıdır.(86)
Tarikatta imanın ikinci kısmı olan taklit ise, talibin yola şüpheyle (güman) gelmesi, mürebbiye el verip gönül vermemesi, ikrarını inkâr etmesi, mürebbisini, musahibini ve erenler cemiyetini terk etmesidir. Bu durumda talip dinini de terk etmiş olur. Din, Muhammed dinidir. Bir kişi dinsiz olsa kâfir olmuş olur, şeriatta kâfirin katli helaldir.(87) Talibin gönlünün hile, desise ve vesvese ile dolu olması da imanının taklidi olduğunun göstergesidir.(88)
Bazı Buyruklarda iman, bir ağaca benzetilerek imanın aslının Allah korkusu, dibinin müminlerin gönlü olduğu söylenmiştir. İmanın gönlü Kuran’dır, derisi hayâdır, teni şükürdür, budağı takvadır, yaprağı tövbedir ve yemişi de inayet-i ilâhidir. Yine bu konuda Allah’ın inayetinin üzerlerinde olduğu yedi kişinin imanından bahsedilmiştir. Bunlar; mahfuz melekler imanı, maruf peygamberleri imanı, muhakkık evliyalar imanı, mürid-i mutlaklar imanı, mevkuf kâfirler imanı, Müslümanlar imanı ve müminler imanı.(89)
Şeyh Safi Buyruklarında, talip olan kişinin tarikatta imanının sağlam olabilmesi için her sabah abdest alıp, On iki imamı, On Dört Masumu zikrederek onlardan şefaat dilemesi, silsiledeki şeyhlerini zikredip ruhlarından yardım istemesi, ehl-i beyt-i resulün düşmanlarından teberrâ edip, dostlarına tevellâda bulunması, On _ki _mama ikrar getirip, mürside iradet etmesi, aksi takdirde talibin, layık-ı sah ve makbul-i dergâh olamayacagı söylenir. (90)
Görüldüğü gibi Buyruklarda, her seferinde şeriatın sahibi olarak Hz. Muhammed, tarikatın sahibi olarak Hz. Ali zikredilmiş ve Kızılbaşlığın bir tarikat olduğu vurgulanmıştır. Buyrukların vurguladığı mezhep ise yukarıda da geçtiği üzere her zaman Caferilik (Oniki İmam Şiiliği) olmuştur.
_______________________________________
82 Gölpınarlı 199, vr.106a; Gökçeler, s.292. Ayrıca bkz. Gölpınarlı 198, vr.74b-75a; 199, vr.93a; Gökçeler, s.292
Burada Pir Sultan Abdal’a ait ikrar vermenin önemini anlatan bir nefese yer verilmiştir. Nefes için bkz. Ekler, 3.nolu nefes.
83 AytekinHacı Bektaş II, s.250.
84 AytekinHacı Bektaş II, s.266.
85 Gölpınarlı 199, vr.121b; Gökçeler, s.432–433. Bu Buyruklarda ikrardan dönmemek ile ilgili söyle bir Şiir tanık olarak getirilmiştir: Beli demek beladır/Bela burc-ı kaladır/Belisine can veren/ Şehid-i Kerbela’dır.
86 Gökçeler, s.117.
87 Gölpınarlı 199, vr.121b-122a; Gökçeler, s.433. imanın iki kısmının anlatıldığı bölümden sonra Mazlum’a ait bir nefes yer almaktadır. Bkz. Ekler/Seçme Nefesler no.19.
88 Gökçeler, s.117.
89AytekinHacı Bektaş II, s.242.
90 Gölpınarlı 181, vr.9a; 198, vr.19b-20a;199, vr.51b-52a.

Yorum Gönder

0 Yorumlar